BS Yayın'dan çocuklara özel; 10 kitaplık Ömer Seyfeddin seti 20 TL yerine 9,90 TL!

Çocuklarınız artık tam bir kitap kurdu!

• "Alice Harikalar Diyarında"dan "Gulliver'in Gezileri"ne;

• "Heidi"den "Pinokyo" ve "Seksen Günde Devriâlem"e kadar ünlü dünya klasikleri ile

• Falaka, Kaşağı, Yalnız Efe gibi 10 öyküden oluşan;

• 7’den 77’ye herkese özel ve kütüphanede bulunması gereken Ömer Seyfeddin seti

size ve miniklerinize özel BS Yayın'dan muhteşem klasikler bu sömestir sizleri bekliyor!

Grupanya'dan sömestir tatilinde çocuklarınıza ve size özel bir fırsat; dünya klasikleri veya Ömer Seyfeddin seçenekleriyle kitap setleri BS Yayın'dan 9,90 TL'den başlayan fiyatlarla!

10 kitaplık Ömer Seyfeddin seti 20 TL yerine 9,90 TL!

10 kitaplık dünya klasikleri seti 30 TL yerine 16 TL!

Ömer Seyfeddin

Ömer Seyfeddin 7’den 77’ye Set

Ant Ömer Seyfeddin’in Falaka ve Kaşağı ile birlikte, çocukluk anılarından yararlanarak yazdığı üç öyküden biridir. Kan kardeşi olduğu Mıstık’ın, onu korumak için kendi yaşamını hiçe sayarak nasıl tehlikeye atıldığını anlatır ve çocukluktaki arkadaşlığın, insanın yaşamını ne denli etkilediğini vurgular.

Falaka Ömer Seyfeddin’in Ant ve Kaşağı ile birlikte, çocukluk anılarından yararlanarak yazdığı üç öyküden biridir. Bu öyküde yazar, o dönemin okul yaşamından sahneler çizmekte ve o zamanın “öğretim aracı” sayılan falaka dayağının çocuk eğitiminde nasıl ters bir etki yarattığını, güldürücü bir anlatımla gözler önüne sermektedir.

Forsa Ömer Seyfeddin’in konusunu tarihten alan öykülerinden biridir. Tutsak olarak uzun yıllar korsan gemilerinde “forsa”, yani kürek mahkğmu olarak çalıştırılan, ancak yaşlanınca bir adaya bırakılıp köle olarak satılan kaptan Kara Memiş’in yurt özlemini dile getirir. Kara Memiş uzun yıllar ayrı kaldığı memleketine nasıl kavuşacaktır?

Gizli Mâbed Ömer Seyfeddin’in konusunu o zamanın günlük yaşamından alan öykülerinden biridir. Yazar bu öyküsünde, gerçek anlamda bir Şark (Doğu) evi görmek isteyen Fransız arkadaşını yaşlı sütannesinin evinde gece yatısına konuk eder. Ertesi sabah Fransız, gece evde gördüğü “gizli Müslüman mâbedi”nden dolayı hayranlık ve şaşkınlık içindedir. Fransız’ı bu denli hayran edip şaşırtan gizli mâbed, neresidir?

Kaşağı Ömer Seyfeddin’in Ant ve Falaka ile birlikte, çocukluk anılarından yararlanarak yazdığı üç öyküden biridir. Bu öyküde yazar, babasının çok önem verdiği bir kaşağıyı kıran çocuğun, kendisini kurtarmak için kardeşine attığı iftiranın, yaşamının sonraki dönemlerini nasıl etkilediğini anlatır.

Mermer Tezgâh Ömer Seyfeddin’in konusunu o zamanın günlük yaşamından alan öykülerinden biridir. Yazar bu öyküsünde, işsiz güçsüz Câbi Efendi’yle, işlerini bir mermer tezgâh üzerinde yapan marangoz arasında geçen ilginç bir olayı anlatır: Câbi Efendi bir hileyle, yıllardır üzerinde keser ve rende gibi aletleri kullandığı halde mermer tezgâhını kırmadan çalışmasıyla övünen marangozun tezgâhını kırmasına yol açar.

Perili Köşk Ömer Seyfeddin’in konusunu o zamanın günlük yaşamından alan öykülerinden biridir. Yazar bu öyküsünde, kiralamak için bir köşk arayan ve “perili” olduğu söylentilerine aldırmayıp, beğendiği köşke yerleşen Sermet Bey ve ailesinin başına gelenleri anlatır.

Türbe Ömer Seyfeddin’in konusunu o zamanın günlük yaşamından alan öykülerinden biridir. Kocasının ölümünden sonra ilk kez sokağa çıkan üfürükçü Şefika Molla’nın, can yoldaşı Rüküş’le birlikte, ölüm döşeğindeki eski bir arkadaşını ziyaret etmek üzere çıktıkları yolculuğu anlatan öykü, yirmi yıl içinde dünyanın ne denli değiştiğini vurgular.

Yalnız Efe Ömer Seyfeddin’in konusunu İzmir-Kuşadası dolaylarındaki görevi sırasında duyduğu bir söylenceden alan öyküsüdür. Babasının öcünü almak üzere dağa çıkan Yalnız Efe kimdir? Nasıl sır olmuştur? Ömer Seyfeddin bu öyküsünde Yalnız Efe’nin başından geçenleri duygulu bir dille anlatıyor.

Yüksek Ökçeler Ömer Seyfeddin’in konusunu o zamanın günlük yaşamından alan öykülerinden biridir. Hizmetçileriyle birlikte halinden memnun olarak yaşadığı evinde, yürürken gürültü çıkaran yüksek ökçeli terlikler giyme alışkanlığında olan dul Hatice Hanım’ın günün birinde hastalanması ve doktorunun yumuşak, ses çıkarmayan terlikler giymesini önermesi üzerine değişen yaşamını anlatır.

Dünya Klasikleri - 10'lu Kitap Seti

Alice Harikalar Diyarında: Buyrun tavşan deliğine! Konuşan bir tavşanın peşine takılıp, kendisini tavşan yuvasının deliğinden aşağıya bırakmaya kim cesaret edebilir? Tabii ki Alice! Resmini her nerede görürsek görelim tanıyacağımız ve ardından Harikalar Diyarı ‘na dalıp düş dünyasında birlikte dolaşacağımız Alice… Alice ‘in parmak kadar küçülmesine ya da ağaçlara yukarıdan bakacak kadar uzamasına neden olan mantarlardan yemeyi, üzerine “BENİ YE” yazılı kekin tadına bakmayı kim istemez?

Ezop Masalları Kısa öykülerden uzun dersler. Yunanlı bir köle olduğu sanılan Aesop (Aisopos) ya da Ezopun, Delphi Tapınağından altın bir kupa çaldığı suçlamasıyla bir dağdan aşağıya atılarak öldürülmüş olduğuna ilişkin bilgiler var; ancak bu infaz, Ezop 'tan önce ve sonra yazılan sayısız öğretici kısa hikâyenin ya da masalın Ezop imzasına bağlanmasını önleyememiştir. İki bin yıldan daha uzun bir geçmişten günümüze, insanın genel karakteristik özelliklerini sınıflandırmaya çalışırken, kurnaz ve sahtekâr tilki, aptal karga, yiğit aslan, mert ve akıllı köpek, hain kurt ve sayısız hayvan dostumuz başta çocuklar olmak üzere insanlara ahlak dersi verip durmaktadır. Bütün dünyada, çocukların daha okuma yazmayı öğrenmeden dinledikleri, ezberleyip sevdikleri bu öyküler, onların ahlak eğitiminin çoktan klasik bir parçası olmuştur.

Gulliver ‘in Gezileri: İki düşsel ülkede geçen şaşırtıcı ve öğretici serüvenler… Ünlü İngiliz yazar J. Swift, 18. Yüzyılın başında yazdığı Gulliver ‘in Gezileri ‘nde bizi iki ilginç ülkeye götürüyor. Bunlardan biri, insanı, evi, sarayı, teknesi, atı, oku, ve kralıyla her şeyin şaşırtacak kadar küçük olduğu Lilliput ‘lar ülkesi: diğeri ise her şeyin dev boyutlarda olduğu Brobdingang ülkesi. Bu şaşırtıcı serüvenlerden alınacak ilginç hayat dersleri de var: Barut yapmayı kabul etmeyen kralın verdiği ders gibi

Heidi: Doğaya dönüş… Heidi, yaşama sevinci dolu, hayata hep olumlu yönünden bakan küçük bir kız. Büyükbabası ise, aksi, huysuz ve insanlardan uzakta, bir dağ evinde yaşayan yalnız bir ihtiyar. Bir gün ikisinin yolu kesişiyor. Ve Heidi, aksi büyükbabasına yaşamanın mutluluğunu, insanları sevmeyi öğretiyor. Güzelim Alp dağları, yemyeşil kırlar, rengârenk çiçekler, sevimli keçiler ve doğal bir hayat… Şehir yaşamına karşı kır yaşamının yüceltilmesi…

Mutlu Prens: Hayatın hüzünlü yüzü. Oscar Wilde ’ın masalsı hikâyelerinde, diğer masallarda olduğu gibi, insanlarla hayvanlar, canlılarla cansızlar bir arada yaşıyor. Bir bülbül gül ağacıyla konuşuyor, su sıçanı yavrularına yüzme öğreten bir ördeğe sesleniyor, yeşil keten kuşu bir hikâye anlatıyor orman sakinlerine… Bir çatapat, bir yıldızlı donanma fişeği, bir çarkıfelek, bir roket ve bir maytap, hep birlikte bir hikâyenin kahramanları haline geliyor. Ya da bencil de olsa bir dev, insanların arasında, ama kimseler tarafından yadırganmaksızın sürdürüyor hayatını…

Pinokya: Her çocuk bir gün büyür. Yaşlı marangoz Geppetto, cambaz gibi sıçrayıp taklalar atan bir tahta kukla yapmaya karar verir. Ortaya gerçek çocuklar gibi hareket edip davranan haşarı bir kukla çıkar. Ele avuca sığmayan, yaramazlıkta yaşıtlarına taş çıkartan Pinokyo başını durmadan “belalara” sokar. Tahta çocuk maceradan maceraya sürüklenir, okulu “kırıp” bir kukla gösterisine katılır, kurnaz tilki ile kedinin tuzağına düşer, Sirk’e satılır, sonuçta iyi ile kötüyü doğru ile yanlışı, yalan ile doğruyu ayırt etmeyi öğrenip babası ile birlikte “normal” hayatın içine döner.

Pollyanna: Tünelin ucundaki ışık. Anne ve babasını kaybetmiş olan Pollyanna, Beldingsville adlı küçük kente, teyzesinin yanına gider. Asık suratlı, işgüzar, dediğim dedik, sevgisini gizlemeyi erdem sayan bu kadın, Pollyanna ‘nın herkese bulaşan iyimserliği karşısında bocalayıp duracaktır. Pollyanna dertli, yalnız, hasta, karamsar, hayattan umudunu kesmiş insanlara “bardağın dolu olan yarısını” görmeyi öğretecektir. Sinemaya, çizgi filmlere ve tiyatroya uyarlanan bu çocuk klasiğinin küçük kahramanının adı; iyimser, en olumsuz durumda bile mutluluk bulan ve saçan, biraz da mutlu olduğuna kendini ve çevresini inandıran insanların davranışlarını tanımlayan “ pollyannacılık ” kavramını bizim dilimize bile sokmuştur.

Robin Hood: Zenginden alıp fakire dağıtan… Haydutlar kralı Robin Hood, zenginlerden alıp yoksullara verir. Arkadaşları ile birlikte haksızlığın kol gezdiği her yerde ortaya çıkıp korkusuzca zayıfların, güçsüzlerin yanında yer alır. Haksever, iyilerin koruyucusu, Aslan Yürekli Richard ‘ın yanında yer alan ve ona bağlılığını hep koruyan Robin Hood ‘un eylemleri, Nottingham Şerifi ‘nin öfkesini çeker. “Sherwood ormanlarının kralı Robin Hood”, Şerif ‘in biricik hedefine dönüşür. Howard Pyle ‘ın bu dünya klasiği, hak ve özgürlüklerin verilen değil, alınan değerler olduğunu hatırlatması bakımından da tarihsel bir boyut kazanıyor.

Seçme Öyküler - Çehov ‘dan öyküler: Son bakışta insan. Martı, Vanya Dayı, Üç kız kardeş ve Vişne Bahçesi adlı oyunların yazarı olarak bilinen Çehov, sadece Rus değil, aynı zamanda dünya edebiyatının en büyük “hikaye anlatıcılarından” biridir. Anlatılarındaki kişilerin, karakterlerin, olayların oluşturduğu mozaik, bir yanıyla yirminci yüzyıla yönelmiş Çarlık Rusyası ‘nda, aristokratlardan bürokratlara, aydınlardan sıradan insanlara, toplumsal hayatın canlı bir görüntüsünü sunarken, bir yandan da insanın en temel özelliklerine ayna tutar.

Seksen Günde Devriâlem: İnsan iradesinin bilimle dayanışması… Bilimlerin hızla ilerlediği on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında, teknolojik buluşlar hayatın akışını giderek değiştirmekte, buhar gücüyle çalışan taşıtlar hayal bile edilmeyen uzakları yakın kılmaktadır. Bu sıralarda Verne, dünya çapında ün kazanacak romanı Seksen Günde Devriâlem ‘i yayıncısına verir. Roman birçok kez sahnelenmiş, sinemaya aktarılmış, çizgi filme uyarlanmış ve karakterleri tüm dünyada herkesin kahramanları haline gelmiştir.